Türk olup uluslararası gündemde ses getirmek/ödül almak istiyorsan kural basit; ülkene çamur at izi kalsın. Bunu yakın zamanda birçok kulvarda gördük. Bi’Elif Şafak eksikti, yalandan da olsa o’da okeye dördüncü olarak masayı tamamladı.

Birçok yazarçizer, entel dantel takımından eşcinsel kimliğini saklamadan kendini ifade edebilirken, yaşamına hiçbir zeval gelmeden idame ettiriyorken, bi’zim Elif Şafak bunca sene Türkiye’de biseksüel olduğunu açıklamaktan çekinmiş. Sebep, kendisiyle alay edilmesinden, damgalanmaktan korkmuş. Tühh, çok üzüldüm şimdi. Cinsel kimliğine gelene kadar kendisiyle dalga geçilecek o kadar çok malzeme var ki, hangisini yazıp vaktinizi boş yere alayım.

Elim Şafak, her şeyden önce;

Attilla İlhan

Murathan Mungan

Bilge Karasu

Selim İleri

Küçük İskender

Ahmet Tulgar

Cemil İpekçi

Ayşe Kulin, isimlerini karşısına alıp defalarca üzerinde bi’düşünsün bence.

Bu boş konu, gündemde ne kadar kalırsa kalsın, kendisine hiçbi’kâr getirmeyecektir, üzgünüm. Eşcinsellik (aykırı) karşı bi’duruştur, politik bir kimliktir ve bu sorumluluk doğuştan gelir. Gündeme gelme çabası, modası, malzemesi değildir. Bugüne kadar eşcinsellik hiç gündemine gelmemiş, tek bir mücadeleye destek vermemiş Elif Şafak’ın biseksüelliğini afişe etmesi en fazla acınası “bi” PR hamlesidir. Ermeni soykırımı, veganlık, Mevlânâ sütü bitince, şapkadan çıkaracak tavşan kalmadı doğal olarak.

 

 

YILDIZ TİLBE

Geçen hafta magazin gündemini baya meşgul eden ve hatta Hürriyet’in köşelerine konu olan Yıldız Tilbe olayına bir iki kelam etmek istiyorum. Hatta son söylenecek sözü ilk başta söylemiş olayım ‘Yıldız Tilbe’ye ırkçı diyen veya diyecek olanın cehaleti dörtnala koşuyordur’. Gündemde başka konu kalmamış gibi kendi halindeki bir insana yüklenmek magazincilik, köşe yazarlık değil, denyoluğun bayraktarlığıdır, kişisel ve karakter zaafiyetidir, NOKTA.