Spiritüalizm , yeni bir akım değil ancak son günlerde, popüler bir kazanç kapısı haline gelerek, ticari maneviyata dönüştü.

Kitaplar, seanslar, seminerler, canlı yayınlar, atölye çalışmaları vs. hepsinin ortak özelliği, benzer şeyleri allayıp, pullayıp yeni bir şey keşfetmiş gibi pazarlamak.

Düzenli olarak tavsiyeler, uygulamalar, ritüeller ve bazı ürünler öneriliyor.

‘Şunu yaparsan şahane bir hayatın olacak ‘

‘Bunu yaparsan uçacaksın’

‘Hele şu kolyeyi al gör bak Nirvana’ya ereceksin’

Gibi altı boş birtakım laflarla, insanlara iyi olma, iyi hissetme garantisi veriliyor. Falanca kolyeyi ya da içi bilumum baharatla doldurulmuş kesecikleri satın aldıktan sonra, hayatında ne gibi değişiklikler olduğunu sıralayan kullanıcı yorumlarıyla da desteklendi mi tamamdır.

Kullananların bazılarında ancak plasebo etkisi göstermiştir ki bu da işe yarayacağına inanmakla ilişkilendirilebilir.

Plasebo etkisi nedir? Derseniz bilim adamları şu şekilde açıklıyor;

Farmakolojik olarak etkisiz bir ilacın, telkine dayalı bir etki göstermesi halidir.

Latince kökenli bir kelime olup, HOŞNUT ETMEK anlamına gelir.

Aslında plasebonun fiziksel anlamda hiçbir etkisi yoktur. Sahip olduğu tedavi gücünü tamamen, kişinin verilen ilacın işe yarayacak ilaç olduğuna inanmasından alır. Plasebo, insanların ‘istemeleri halinde ‘kendilerini iyileştirme gücüne dayanır.

Daha basit anlatmak gerekirse; Hiçbir hastalığı olmadığı halde doktor doktor gezmekten kendini alamayan ‘hastalık hastası ‘kişilerin tek reçeteli ilacıdır.

İnanmak isteyen insanları manipüle etmekte ustalaşmış bu insanlara ve işletmelere karşı dikkatli olmakta fayda var.

Bunlar, kendi varsayımlarını, kanıtlanmış, deneyimlenmiş hatta bilimsel bir veriymiş gibi ,süslü dilleriyle ustalıkla pazarlayabilen insanlardır.

Ruhtan bahsediyorlar, ruh bilimci değiller.

Dinden bahsediyorlar, din alimi değiller.

Psikolojiden bahsediyorlar, psikolog değiller.

Sosyolojiden bahsediyorlar, sosyolog değiller.

Ruh, zihin, bilinç ve bilinçaltı oyuncak değildir. Zararsız gibi görünen basit bir söz bile kişinin, varsa geçmiş travmalarının tetiklenmesine, zihninin allak bullak olmasına, ruhunun çok derin yaralar almasına ve hatta bilinçaltına farklı kodlar gitmesine sebep olabilir. Bu tıpkı ‘Kaş yapayım derken, göz çıkarmaya benzer.’

Her insan farklı büyür, gelişir ve dönüşür. Herkesi kapsayacak tek bir örtü ve bir genelleme yoktur. Her birimizin, paradigmaları, ihtiyaçları, değerleri, motivasyonları ve inançları farklıdır. Her konu kişiye özeldir ve alanında uzman kişilerce ele alınmalıdır.

Sosyal medyada takipçi sayısı arttıkça kendini yaşam koçu ilan edenden tutun da medyumluk yapıp, kendine spritüel koç, fal bakıp kendine kehanet koçu diyen onlarca manipülatör var. Uluslararası Koçluk Federasyonu’nun (ICF) tanımladığı koçluk tanımıyla alakası olmayan bu tarz ‘hayali meslek ‘gruplarının varlığı ve gün geçtikçe yaygınlaşması toplumun ruh sağlığı açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.

Geçenlerde bir arkadaşım anlattı;

Kendine ‘yaşam koçu’ diyen bir kadına gidiyormuş. Seanslarında insanları tersleyen biri olmasına rağmen, söyledikleri ona çok iyi geliyormuş. Verdiği talismanlar çok işine yarıyormuş. ‘Kitap çıkarmaya başladığından beri seans fiyatlarını arttırdı. Zaten aşırı yoğun. Randevu almak için haftalarca sıra bekliyoruz artık.’ Diye fiyatların artmasından şikâyet ediyordu.

Bahsettiği bu kişi, güya ‘koçluk seanslarını çok ünlü ve gözde bir avm’nin rezidansında günlük kiraladığı bir ofiste gerçekleştiriyor. Bir seans görüşme ile beraber verdiği talismanın türüne göre değişkenlik gösteren fiyatlar, asgari ücretin iki üç katına kadar çıkabiliyor. Konusunda eğitimli, donanımlı ve tecrübeli onca profesyonel koç varken, hiçbir eğitimi olmayan bu ‘hayali meslek’ sahiplerinin bu kadar pirim yapıyor olması, gerçekten düşündürücü.

Peki, neden gidiyorsun? Diye sorduğumda ise aldığım cevap yeterince açıklayıcı

‘Denize düşen, yılana sarılır.’

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here