Uzun yıllar kaygı, kaygı bozukluğu ve agorafobi yaşayan, çeşitli tedaviler ve psikanalizle çözüme ulaşmaya çalışan birinden bir deneyim kitabı.

 

Böylesi karmaşık ve zorlu bir çağda sağlam birkaç panik atak geçirmeden kim hayatta kalabilir ki? Hele ki hayat ağırsa, kayıplar ve yas varsa… Yoğun kaygının, endişenin ve agorafobinin 10 yıl boyunca pençesinde kaldıktan sonra çıkış yolunu bulan birinin hikayesi bize hem psikolojiye hem de hayata dair çok şey anlatıyor…

 

Bunaltı Çağında Yaşamak, kaygıyı, endişeyi, yazarın kendi tespiti olan bunaltıyı alışık olduğumuz tarzda dışarıdan, yukarıdan, psikolog/psikiyatr gözünden değil, içeriden, bu kaygıyı yaşayan bireyin deneyimlerinden, yaşantısından, duygusundan kısaca kendi ağzından anlatıyor. Denemediği yöntem kalmayan bir “hasta”nın ağzından bu dönüşüm yolculuğuna eşlik etmek belki de bu yüzden önem kazanıyor.

Bu kitap günümüz psikoloji alanında anksiyete bozukluğuna dair uygulanan tedavi ve getirilen açıklamalara bir isyan, bir cevap, biraz da ek niteliğinde. Kitabına yıllar önce yaşamaya başladığı kaygı öyküsüyle başlayan yazar E. Tülin Erinç, yaşantıladığı duygularını, düşüncelerini betimleyerek anksiyetesini ve agorafobisini, kaygının ortaya çıktığı durumları, bedensel ve ruhsal görünüşlerini, nasıl ilerlediklerini zaman içinde nasıl dönüşüp farklılaştığını aktararak benzer süreçten geçen herkese bir ses oluyor.

Sistemin yaklaşımlarını sertçe eleştiren Erinç, yaşadığı kafa karışıklığı, utanç ve nihayetindeki öfkeyi başkalarının da yaşamasına engel olmak adına şöyle diyor: “Sizler bu yolu, benim kadar yalnız yürümeyin istiyorum.”

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here